Günümüzde Türkiye ve dijital ortam, Günümüz siber savaşları artık uydular, arabalar, sihaların etrafında gerçekleşse de unutulmamalıdır ki kurum & kuruluşların web siteleri de bir o kadar önem arz etmektedir. Bilinmelidir ki gerçek hayatta sağlık ne ise sanal ortamda da güvenlik odur.
Peki kurum ve kuruluşların kurucuları, çalışanları gerçek hayatta sağlıklarına dikkat ederken neden sanal ortam güvenliğine dikkat etmezler? Bu önlemsizliğin en başında cehalet gelmektedir. Bu insanlar sanal ortam güvenliğini bilmemektedirler.
Günümüz Türkiye’sinde siber güvenliğe adımlar atılsa da eski kafa insanlar daha teknolojiyi kavrayamazken üstüne üstlük bir de kulağa pek tanıdık gelmeyen siber güvenlik terimi çıktı. Çalışanlar gözle görülen pespembe bir internet ortamının arka perdesini bilmedikleri, merak etmedikleri için bildiğiniz üzere birkaç ay önce kamu çalışanlarına Whatsapp, Telegram yasağı getirildi. Bu yasağı sadece siber güvenliğe mal edemeyiz.
Bu yasağın bir diğer sebebi ise milli uygulamaya yönlendirmekti. Telegram, Whatsapp’a göre daha güvenilir olsada o da bu yasaktan nasibini aldı. Telegram Rusya’nın, Whatsapp Amerika’nın olduğundan dolayı.
Günümüzde Türkiye ve Dijital Ortam
Evet, bizim olmayan hiçbir şey güvenilir değildir. Bildiğiniz üzere artık Türkiye kendi Milli Savunma Sanayisi üzerinde yoğunluk göstermektedir. Milli Savunma Sanayii üzerinde yoğunluk göstermesinin sebebi ise milli donanım ve yazılımdır. Milli donanım ve yazılım alanında birçok proje geliştirilmektedir ve onay beklemektedir. Peki neden milli donanım ve yazılım? Aslında Türkiye bugüne kadar atması gereken adımı son birkaç sene içerisinde atmıştır. Geç mi, evet oldukça geç… Milli donanım ve yazılım derken siber güvenliğe atılacak adımlar hep bir kesintiye uğramıştır, insanlarımız yeni yeni bu alana eğrilmiştir.
Haksızlık edilmemelidir ki, 2000’li senelerin başında internet ortamının karanlık yüzüyle yüzleşen birçok insan henüz Türkiye bu alan hakkında bilgi sahibi değilken atılım gerçekleştirmişlerdir. Bahsedilen yıldan bugüne kadar birçok siber güvenlik personeli yetişse de bunda son beş sene hariç Türkiye’nin hiçbir katkısı olmamıştır. Bu insanlar kendilerini belirli ortamlarda & hacking camiasında geliştirmiş, daha sonra siber güvenlik terimine aşina olmuşlardır.
Siber Güvenlik Uzmanı Mı, Etik Hackerlık Mı?
Aslında bu iki meslek grubu birbirinin aynısı gibi görünsede aralarında ince bir çizgi vardır. Bu çizgi mavi ve kırmızı olarak belirtilen savunma ve siber ataktır. Siber güvenlik uzmanı belirli kurumlarda iş alabilir ve güncel olarak gündemi takip eder, web güvenliği alanında kendini yetiştiren personeldir. Etik hacker aslında bir bilgisayar korsanıdır. Beyaz şapkalı olarak tanınan bu insanlar web güvenliği alanında kendilerini geliştirdiği gibi bir o kadar da web hacking alanında kendilerini kanıtlamışlardır.
Bir taraf web güvenliğine önem gösterirken beyaz şapkalı hackerlar web güvenliği zaafiyetlerine de bir o kadar hakimdir. Ülkemizin bugün veya yarın ihtiyacı olan personellerin aralarında bu iki meslek grubuna mutlaka ekmek vardır. Tek bir çatı altında toplanmaları, siber güvenlik alanında gerek defansif gerek ofansif alanlarda yer almalıdırlar.
Çatının Altında Tek Bir Kişi Mi, Tek Bir Çatının Altında Kişiler Mi?
Tek bir çatı altında toplanmalarına değindik fakat çatı-kişi ilişkisini belirtmedik. Şimdi önemsiz gibi görünen Siber Güvenlik Uzmanı ve Etik Hacker meslekleri aslında Türk Silahlı Kuvvetleri Siber Harp çatısı altında tek yumruk olmalıdırlar. Evet, neden Türk Silahlı Kuvvetleri? Türk Silahlı Kuvvetleri Türkiye için bir stratejik karargahtır. Türkiye üzerinde MİT ve TSK’nın üstünde bir kurum yoktur.
Bu kurumların bundan 10 yıl sonrasında bu iki meslek grubuna ihtiyaç duyacaktır. Neden 10 yıl? 10 yıl aslında bu yapılanmanın hazırlanmasında çok önemli bir süre zarfıdır. Bu süreç içerisinde teknik yapılanmaların tamamlanması, fiilen hazır olunması gerekilmektedir.
Siber Harp kuşkusuz Türkiye’nin herhangi bir savaş esnasında başrol rolünü üstlenecektir. Savaşın kaderini baştan yazacak, seyrini değiştirecektir. Siber Harp kurulduktan 10 sene içerisinde Türkiye, milli donanım ve yazılım alanında yol kat ettiği gibi endüstriyel casusluk alanında da çok büyük projelere imza atacak, donanım ve yazılım alanında bir sıfır öne geçecektir.
10’uncu Sene Mi, 100’üncü Mü?
Günümüz Türkiye’sinde siber alanda tam donanım sağlanması 10 sene değil, 100 seneyi bulabilir. İnternet altyapıları, günümüz insanların teknoloji alanında bilinçli birey olmaları, teknolojinin her eve girmesi vb. olayların yaşanması atılan adımlara bağlı olarak süre ortaya çıkarmaktadır. İnternet ortamında atılan adımlar bir o kadar iyi gibi gözükse de bazı kişilerin amaçlarına göre değişmektedir.
Bugün bile Spotify gibi müzik platformunun kapanması söz konusuyken atılan adımlar pek iç açıcı gözükmemektedir. Dijital ortam kazanç demektir fakat kazanç sadece vergi demek değildir. Halk vergiyle mücadele eder fakat bir başkası etmez, bu da demek oluyor ki dijital ortamın günümüz Türkiye’sinden yavaş yavaş olarak uzaklaşacağı, birçok alanda geri kalmaya devam edeceği, melek yatırımcıları savuracağı anlamına gelmektedir.
Günümüzde Türkiye ve Dijital Ortam hakkında ne düşünüyorsunuz bizlere yorumlarda bildirin.